Uygulamada karşılaşılan alacak sigortası türlerinden birisi de kredi hayat sigortasıdır.
Kredi hayat sigortası, kredi borçlusunun ölümü halinde bakiye kredi alacağını teminat altına alan bir sigortadır. Bu sigorta ticari hayatta özellikle bankaların tüketici kredisi veya kredi kartı müşterilerine yönelik olarak yapılır, uygulamada kredi hayat sigortası, tüketici kredilerinde adeta zorunlu bir sigorta gibi sunulmaktadır. Ancak kredi hayat sigortasının yaptırılması isteğe bağlı olup müşteri tarafından talep edilmedikçe kredinin bir şartı olarak ileri sürülmesi veya kendiliğinden yenilenmesi TKHK m.29'a aykırıdır.
Kredi hayat sigortası ile borç ödeme sigortası bazı yönleriyle birbirine benzemekle birlikte farklı niteliğe sahip olan sigorta türleridir. Her iki sigorta da müşterisine kredi kullandırmış olan bankanın kredi alacağına kavuşmasını güvence altına almaktadır. Ancak kredi hayat sigortasında riziko, kredi borçlusunun beklenmeyen şekilde ölmesi iken borç ödeme sigortasında sigortanın konusunu kredi borçlusunun işsiz kalması veya iş göremezlik nedeniyle borcunu geçici bir süre ödeyemeyecek duruma gelmesi oluşturur.
Kredi hayat sigorta sözleşmesi genel olarak kredi alanın ölümü üzerine bakiye kredi borcunun ödenmesine yönelik güvence sunan özel bir hayat sigortasıdır. Bu tür sözleşmelerde kredi verenin, kredi alanın kredi ilişkisi boyunca hayatta kalmasında menfaati bulunduğundan, kredi borçlusunun hayatı üzerine sigorta sözleşmesi akdedilmektedir. Bu sigortanın amacı, mirasçıların mağdur olmalarının önlenmesidir. Ülkemizde kredili hayat sigortasına ilişkin genel şartlar mevcut olmadığından sigorta poliçeleri hayat sigortası genel şartları ile ferdi kaza sigortası genel şartları çerçevesinde düzenlenmektedir.
Sigorta Poliçesinin Kendiliğinden Yenilenmemesi:
Kredi hayat sigortası poliçeleri, uygulamada bir yıl süreli olarak yapılmakta ve genellikle ikinci yıl müşteri tarafından talepte bulunulmadığından yenilenmemektedir. Bu sorunu aşmanın yolu, sigorta poliçesinin kredi süresi dikkate alınarak bir yıldan uzun süreli olarak yapılması veya sözleşmeye konulacak bir hükümle poliçenin her yıl kendiliğinden (talep olmaksızın) yenilenmesinin sağlanmasıdır.
Kredi hayat sigortası, zorunlu bir sigorta olmayıp kredi kullanan kişinin isteğine bağlı olarak yapılan bir sigorta türüdür. Kredi sözleşmesinde borçlu taraf, banka lehine olarak kredili hayat sigortası yaptırmayı ve banka alacağının tamamen tahsil edileceği tarihe kadar poliçeyi yeniletmeyi taahhüt etmiştir. Kredi sözleşmesi hükümlerine bağlı olarak bankanın kredi hayat sigortası poliçesinin yenilenmemesinden dolayı sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
Sözleşme Yapılırken Mevcut Hastalıkların Beyan Edilmemesi:
TTK m. 1439 hükmüne göre "Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440'ıncı maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez".
Aynı şekilde Hayat Sigortası Genel Şartlarının "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü" başlığını taşıyan C.2.2. maddesine göre "gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci, sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir". Aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, "beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden
cayabilir ve prime hak kazanır." görüldüğü gibi gerek kanun gerekse sigorta genel şartları sigortacının sözleşme yapılırken gerçek durumu bildiği takdirde sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır koşullarla yapmasına sebep olacak hususları bildirme yükümlülüğünü sigorta ettirene vermiştir. Beyan yükümlülüğü kasten ihlal edildiğinden sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna varılacaktır.
Buna karşılık sigorta ettirenin beyanda bulunmaması, sigortacının veya acentenin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklanmışsa, sigortacının sorumluluğu yoluna gidilebilir. Gerçekten uygulamada özellikle bankalar tarafından poliçe tanzim edilirken müşterilere imzalatılan "kredi hayat sigortaları başvuru formları" incelendiğinde, genellikle sigortalıya ilişkin kimlik bilgileri ile kullanılan krediye ilişkin kimlik bilgileri ile kullanılan krediye ilişkin bilgilerin doldurulduğu, sağlık durumuna ilişkin bilgilerin ise boş bırakıldığı görülmektedir. Uygulamada bu tür formlar, genellikle krediyi kullandıran banka personeli tarafından müşteriye hiçbir soru yöneltmeksizin düzenlenmekte ve krediye ilişkin bütün evrakla birlikte topluca sigortalıya imzalatılmaktadır. Sigorta şirketi acentesi olan bankanın müşteriye gerekli soruları yönelterek formu ona göre doldurması beklenir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu hükümlerine istinaden yayımlanan "Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik" m. 5/4 uyarınca "Sigortacı, dürüstlük ilkeleri çerçevesinde; sigorta ettirene sigortayla ilgili teknik konularda yardımcı olmak, yapılacak veya yapılmış sigortacılık işleminin özellikleri ve sözleşmeye konu sigorta teminatı ile sigortanın işleyişi hakkında gerekli her türlü bilgiyi sağlamak ve sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorundadır". Denilmiştir.