Özgün Avukatlık Bürosu
Pazarlama faaliyetleri için ve size daha iyi bir deneyim sunmak için üçüncü taraf hizmetlerinden çerezler kullanıyoruz. Çerezleri nasıl kullandığımızı okuyun Çerez Politikası
ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI
Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre yaptırılması zorunlu olan bir sigorta türüdür. Bu nedenle, uygulamada "trafik sigortası" olarak adlandırılır. 

Motorlu araçların işletilmesi sırasında meydana gelen ve üçüncü kişilere verilen zararları güvence altına alan zorunlu trafik sigortası, araç türlerine göre değişen limitlerde teminat sağlar. Teminat tutarları her yıl yeniden düzenlendiği halde bazı kazalarda meydana gelen zararları karşılamaya yetmemektedir. Uygulamada, trafik sigortası teminatını aşan bu zararları da sigortalamak amacıyla ihtiyari olarak ilave sigorta da yapılmaktadır. Dolayısıyla, motorlu kara taşıtları mali sorumluluk sigortaları, biri zorunlu diğeri ihtiyari (isteğe bağlı) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Son yıllarda bunlara yurt dışına çıkan araçlar için yapılan uluslararası motorlu taşıt (yeşil kart) sigortası da eklenmiştir. Bu sigortaların yapılmasındaki temel amaç, zorunlu trafik sigortasının kapsamına girmeyen rizikoları da sigorta güvencesi altına almaktır. 

Zorunlu trafik sigortası yaptıracak olan kişiler, kanunda şu şekilde sıralanmıştır:
 
-Motorlu taşıt işletenler,

-Çekici işletenler,

-Motorlu taşıtlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar,

-Yarış düzenleyenler.

Sigorta Teminatı:

Trafik sigortası, sigorta konusu aracın neden olduğu kazalarda meydana gelen zararları karşılar. Bu zararlar, araçlara, araçlardaki eşyaya ve araçta bulunan kişilere yönelik olabilir. Ancak zorunlu trafik sigortası, her türlü zararı karşılayan bir sigorta türü değildir. Bu nedenle, sigorta kapsamına hangi kaza ve zararların girdiğini tespit etmek gerekir. Maddi zararlar ve bedeni zararlar ile birlikte kazanç kaybı da (işgöremezlik tazminatı) trafik sigortasının kapsamına girer. Buna karşılık, karşı tarafın uğradığı manevi zararlar zorunlu trafik sigortası teminatı dışında kalır.

Karayolları Trafik Kanunu'na göre zorunlu trafik sigortası bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olan kazaları kapsar. Ancak bu tür zararların trafik sigortası kapsamına girebilmesi için kazaya neden olan aracın motorlu taşıt olması ve işletilme halinde olması şarttır. Dolayısıyla, işletilme halinde olmayan bir aracın neden olduğu kazalar ile kaza bu şekilde olmakla birlikte yardım çalışmaları sırasında yardım edenin uğradığı zararlar zorunlu trafik sigortası teminat dışında kalmaktadır. Buna karşılık yukarıdaki şartları taşımak kaydıyla yabancı plakalı bir aracın neden olduğu kazalar da sigorta kapsamındadır.

Buna karşılık karayolu dışında meydana gelen kazalar, motorlu taşıtla olsa bile zorunlu trafik sigortası kapsamı dışındadır. Karayolu, Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde "trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır" şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, bir tarlada ya da boş bir arazide meydana gelen kazalarda Karayolları Trafik Kanunu uygulanmaz, dolayısıyla bu tür kazalardan trafik sigortacısı sorumlu tutulamaz.

Zorunlu trafik sigortası, sadece Türkiye sınırları içinde geçerlidir. Türkiye dışına çıkmak isteyen özel ya da ticari araç sahiplerinin ayrıca sigorta yaptırması gereklidir. Aksi halde giriş yapılacak ülkenin gümrük kapısında bu işlemi yapmak gerekir ki bu da uzun zaman alır. Uygulamada bu amaçla, sigorta şirketleri arasında uluslararası nitelik taşıyan bir sigorta sistemi kurulmuştur. Buna göre yurt dışına kendi aracıyla çıkmak isteyen araç sahipleri, kendi ülkesindeki bir sigortacı ile sigorta sözleşmesi yaparak yeşil kart (greencard) alır ve bu kartla istediği ülkeye kolaylıkla giriş yapar. Yolculuk sırasında bir kaza yapıp zarara neden olursa o ülkede yeşil kart organizasyonuna bağlı olan sigorta şirketi bu zararı öder. Daha sonra, tazminat tutarı, kaza yapan araç sahibinin anlaşmalı olduğu sigorta şirketinden merkez büro aracılığıyla tahsil edilir. Ülkemizde yeşil kart sigortasına ilişkin işlemleri yürüten merkezi Motorlu Taşıtlar Bürosu'dur.

Zorunlu trafik sigortasında sigorta bedeli, araçların cinsine göre Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenir. Her yıl yeniden saptanan teminat tutarları, "ölüm ve tedavi" teminatı ile maddi hasar olmak üzere iki kısımdan oluşur. 2022 yılı için geçerli teminat miktarları, otomobillerde ölüm ve tedavi için kişi başına 1.000.000,00 TL (toplam 5.000.000,00 TL) maddi hasarlar için ise araç başına 100.000,00 TL (toplam 200.000,00 TL) olarak tespit edilmiştir. Buna göre, zorunlu trafik sigortası kapsamında bir kaza meydana gelirse ölen kişilerin yakınlarına azami 1.000.000,00 TL vefat tazminatı, yaralanan kişilere ise tedavi masraflarını karşılamak üzere azami 1.000.000,00 TL tazminat ödemesi yapılabilecektir. Kazada zarar gören araçlar için ise kusurlu aracın sigortacısı tarafından araç başına en fazla 100.000,00 TL maddi hasar tazminatı ödenebilir. Zorunlu trafik sigortası limitinin yeterli gelmediği hasarlarda, aracın varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasından tazminat talep edebilir.

Sigortacının Sorumlu Olduğu Haller:

Zorunlu trafik sigortası, bir mal sigortası değil sorumluluk sigortası türüdür. Bu nedenle, bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanması amaçlanır. Dolayısıyla, zarar gören kişiler, doğrudan doğruya trafik sigortası yapan şirkete başvurarak uğradıkları zararların tazminini talep edebilirler.

Zorunlu trafik sigortacısının tazminat ödeyebilmesi için, 2918 sayılı KTK ve sigorta genel şartlarında öngörülen kapsamda bir zararın ortaya çıkması gerekir. Bu bakımdan, kanun ve genel şartları dikkate alarak sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğduğu hallerin belirlenmesinde yarar vardır.

A) İşletenin Sorumluluk Taşıdığı Kazalardan Kaynaklanan Zararlar:

Zorunlu trafik sigortasında sigortacının karşılamakla yükümlü olduğu zararlar, işletme halinde bulunan motorlu aracın neden olduğu kazalarda üçüncü kişilerin yaralanması, ölmesi veya malların hasara uğramasından doğan zararlardır. Sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumlu bulunması gerekir. Dolayısıyla, araç işletenenin (ve sürücünün) kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacaktır.

Ayn şekilde sigorta ettiren ile karşı tarafta zarar görenin aynı kişi olduğu durumlarda sigorta şirketinden tazminat talep etmek mümkün değildir. Örneğin, aynı kişiye ait iki aracın çarpışması sonucunda zarar doğacak olsa, trafik sigortacısından tazminat istenemez. Zira trafik sigortası, sigorta ettirenin (işletenin) üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına alır.

B) Sürücü Dışındaki Kişilerin Uğradığı Zararlar:

Zorunlu trafik sigortası, araç işleteninin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu sigorta güvencesi altına almaktadır. Gerçekten KTK m. 85/I'de, bir motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, işletenin bu zararlardan sorumlu tutulacağı öngörülmektedir. Bu hüküm uyarınca işletenin sorumlu tutulduğu hallerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.

Kazayı Yapan Aracın Sürücüsü Kullandığı Aracın Trafik Sigortacısına Başvurarak Tazminat Talep Edebilir Mi?: 

Araç işleteninin izniyle aracı kullanan kişi, üçüncü kişi durumunda olmadığı gibi kazayı bizzat gerçekleştiren kişi olduğundan, kendi yaptığı kazada gördüğü zarardan dolayı (sürücünün ölümü halinde yakınları) sürücünün aracın trafik sigortacısına başvurarak tazminat talebinde bulunamaması gerekir. Sürücünün, trafik sigortacısından talep edebileceği tazminat ancak işletene karşı talep edebileceği kadar olabilir. Dolayısıyla kendi kusuruyla kazaya neden olan sürücü veya işletenin yakınlarının sigortacıdan destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmamaktadır. Nitekim Karayolları Trafik Kanunu ile yeni genel şartlarda bu hususta düzenleme yapılmış ve sigortalının kusuruna denk gelen tazminat talepleri için sigortacıya başvurulamayacağı açık bir şekilde hükme bağlanmıştır. Yargıtay, geçmişte verdiği kararlarda çelişkili sonuçlara ulaşmakla birlikte son olarak Hukuk Genel Kurulu'nun 01.11.2017 tarihli kararında işleten sıfatını da taşıyan sürücünün tek yanlı olarak yaptığı trafik kazası sonucunda ölmesi halinde ölenin yakınlarının trafik sigortasından destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceği yönünde hüküm vermiştir.

C) Araçtaki Yolcuların Uğradığı Zararlar:

Zorunlu trafik sigortasına konu araçta bulunan yolcuların uğradıkları zararlardan dolayı bu aracın sigortacısına karşı tazminat talebinde bulunabilirler. Öncelikle, araçta bulunan kişiler bir taşıma sözleşmesine bağlı olarak seyahat ederken kaza meydana gelmiş ve bu kişiler zarara uğramışsa, sözleşmeye aykırı davranıştan dolayı araç işleteninin ve dolayısıyla zorunlu trafik sigortacısının tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunduğu kuşkusuzdur. Aynı şekilde sigorta genel şartlarına göre, "3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletenin sorumlu olmadığı zararlar ile aracın terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürecekleri talepler, aracı terör ve buna bağlı sabotaj eylemlerinde kullanan kişilerin talepleri" sigorta teminatı dışındadır.

İkinci olarak hatır taşıması olarak ifade edilen durumda ise araçta bulunan yolcular, herhangi bir bedel ödemeksizin araca alınmış olan ve kaza nedeniyle zarar gören kişilerdir. Bu çerçevede, sigorta genel şartlarında öngörüldüğü üzere, işletenin eşi, usul ve füru ile birlikte yaşadığı kardeşlerinin uğradığı zararlar zorunlu trafik sigortası kapsamı dışındadır. Araçta bulunan diğer kişiler hakkında ise herhangi bir açık düzenleme mevcut değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 87. Maddesi motorlu araçta yaralanan veya ölen kişinin hatır için karşılıksız taşındığı hallerde, işletenin sorumluluğunu genel hükümlere tabi tutmuştur. Aynı kanunun zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlara ilişkin 92. maddesinde hatır için taşıma, sigorta kapsamı dışında kalan haller arasında sayılmamıştır. Yargıtay'ın son kararlarında ise yerinde olarak hatır taşımalarının zorunlu trafik sigortası kapsamında olduğu ve sigortacıdan tazminat talep edebileceği görüşü benimsenmektedir.

Teminat Dışında Kalan Haller:

Sigortacı zorunlu trafik sigortası ile üçüncü kişilere verilecek zararları karşılamakla yükümlü olmakla birlikte, zorunlu trafik sigortası genel şartlarına göre aşağıdaki zararlardan dolayı sigorta şirketine başvurulamaz:

-İşletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararlar,

-Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,

-İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,

-Sigortalının, eşinin, sigortalının usul ve fürunun, sigortalıya evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların, sigortalının birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,

-Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminat talepleri,

-Zarar görenlerin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında sigortalı araçta veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorkta/yarı römorkta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlardan dolayı sigortalıya karşı ileri sürülecek talepler,

-Manevi tazminat talepleri,

-Sigortalının, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,

-Sigortalının aracına veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorklara ve yarı römorklara veya çekilen araçlara

gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülecek talepler,

-Çalınan veya gasp edilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar, aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gasp eden kişilerin talepleri,

-Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar,

-12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar ile aracın terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürecekleri talepler, aracı terör ve buna bağlı sabotaj eylemlerinde kullanan kişilerin talepleri,

-Motorlu araç kazalarından dolayı toprak, yeraltı suları, iç sular, deniz ve havanın kirlenmesi ya da kirlenme tehlikesi nedeniyle temizleme, toplanan atıkların taşınması ve bertarafı masrafları ile biyolojik çeşitlilik, canlı kaynaklar ve doğal yaşama verilen zararlar nedeniyle bozulan çevrenin yeniden oluşturulması ile ilgili çevresel zararlardan ileri gelen talepler,

-Gelir kaybı, kar kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma ve dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri,

-İlgili mevzuatla genel hükümlere tabi kılınan talepler,

-2918 sayılı Kanunun 104. ve 105. maddelerinde düzenlenen sorumluluklar (bu maddeler kapsamına dahil durumlar bu amaçla yaptırılan zorunlu mali sorumluluk sigortasına tabidir),

-Cezai kovuşturmadan doğan tüm giderler ile idari ve adli para cezaları,

-Bu Genel Şart ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.

İstiap Haddinin Aşılması:

Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları'nın B.4/ç maddesinde, taşıtın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşınması sırasında meydana gelen zararların teminat dışı olduğu hükme bağlanmıştır. Fakat bu hükmün uygulanabilmesi için riziko ile istiap haddinden fazla yük ya da yolcu taşıma arasında uygun illiyet bağının bulunması ve kazanın salt bu nedenle meydana gelmesi gerekir. Başka bir deyişle, sadece istiap haddinin aşılmış olması rizikonun teminat dışı olduğu sonucunu doğurmaz.

Sigorta Tazminatının Ödenmesi:

Trafik sigortası niteliği itibarıyla bir sorumluluk sigortası olması nedeniyle, sigorta şirketinin tazminat ödeyeceği kişiler, sigorta ettiren değil sigorta konusu aracın zarar verdiği üçüncü kişilerdir. Sigorta genel şartlarının 4. maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Bu durumda, aslında sorumlu olmayacağı bir durumda bile sigortacı zarar görene ödeme yapar ve sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir. Sigortacının ödeyeceği tazminat miktarı poliçede gösterilen sigorta bedeli ile sınırlı olup bu limiti aşan zararlar için araç işleteninin şahsi sorumluluğu devam eder. Uygulamada bu sorumluluktan kurtulabilmek için ihtiyari mali sorumluluk sigortası yaptırılmaktadır.

Sigorta konusu motorlu taşıtın neden olduğu kazada birden çok kişi zarara uğrayabilir. Bu durumda zarar görenlerin her birine ayrı ayrı tazminat ödemesi gerekir. Ancak bu kişilerin uğradığı zarar miktarı sigorta bedelini aşarsa, 2918 sayılı Kanunun 96. maddesi uyarınca orantı kuralı (garameten paylaşım kuralı) uygulanarak ödenecek tazminat tutarı tespit edilir.

Sigorta tazminatı ve giderlerin, kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağı ve bilirkişi raporunun sigorta şirketine ulaştırıldığı tarihten itibaren 8 işgünü içinde hak sahiplerine ödenmesi gereklidir. Motorlu araçların neden oldukları kazalarda yaralanan kişilerin ilk yardım, muayene ve kontrol veya yaralanmadan ötürü ayakta, klinikte, hastane ve diğer yerlerdeki tedavi giderleri ile tedavinin gerektirdiği diğer giderler de sigortacıya başvuru tarihinden itibaren 8 işgünü içinde ödenmek zorundadır. Birden çok aracın karıştığı trafik kazalarında zarar görenler, herhangi bir sigorta şirketine başvurabilir. Tazminatı ödeyen sigorta şirketi, kazaya karışan diğer araçları sigorta ettirmiş olan sigortacılara sorumluluk oranına göre başvurur ve zarar bunlar arasında paylaştırılır. Kanunda öngörülen süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde sigortacı temerrüde düşmüş sayılır ve bu tarihten itibaren temerrüt faizi ödemekle yükümlü olur. Buna karşılık, zorunlu trafik sigortacısına usulüne uygun şekilde herhangi bir müracaat olmadığı takdirde, sigortacının temerrüt tarihi dava veya takip tarihi olacaktır.

Trafik sigortası yaptırmaksızın trafiğe çıkan araçlarca verilecek zararları karşılamak üzere SK.m.14 gereğince bir güvence hesabı oluşturulmuştur. Buna göre trafik sigortasına ilişkin olarak meydana gelecek zararlar, aşağıdaki hallerde Türkiye Sigorta Birliği nezdinde tutulan güvence hesabından karşılanmaktadır:

-Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar,

-Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar,

-Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları,

-Sigorta şirketinin mali bünye zafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar,

-Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar,

-Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler.

Aracın Devrinin Sigortaya Etkisi:

Sigorta genel şartlarına göre, sigorta sözleşmesi, sözleşmeye taraf olan araç işletenini takip eder. İşleten, sahip olduğu yeni araca ilişkin bilgileri sigortacıya bildirir. Ancak sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi, işletenin değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için de geçerlidir. Araç değişikliği nedeniyle yeni bir sigorta yaptırılması durumunda, sigortacının işletenin değiştiği tarihe kadar hak kazandığı prim gün esasına göre tespit edilir ve fazlası sigorta ettirene geri verilir. Buna göre, sözleşme devir tarihinden itibaren 15 gün daha yürürlükte kalır; bu süre içinde yeni işleten sözleşmeyi yenilemezse sigorta güvencesi ortadan kalkar.

Sigortacının Rücu Hakkı:

Zorunlu trafik sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu sigorta güvencesi altına alan ve böylece araç işletenleri zarar verdikleri kişilere tazminat ödemekten kurtaran bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu nedenle, zarar görenlere tazminat ödeyen sigortacının daha sonradan sigorta ettirene rücu etmesi istisnai durumlar dışında mümkün değildir. Diğer bir deyişle, sigortacının sigortalısına rücu etme hakkı sadece genel şartlarda öngörülen istisnai hallerde tanınmıştır.

Sigorta genel şartlarının 4. maddesine göre, sigortacı aşağıdaki hallerde ödediği tazminattan dolayı sigorta ettirene rücu edebilir:
 
-Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmişse,

-Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusuru ile ihlali sonucunda meydana gelmişse,

-Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle

kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

-Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,

-Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,

-Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,

-Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması,

İşleten Sıfatının Kaybı:

Uygulamada, sigortacı tarafından sigorta ettirene karşı açılan rücu davalarında sıkça karşılaşılan sorunların başında, sigorta ettirenin işleten sıfatını taşımaması nedeniyle kendisine rücu edilemeyeceği iddiası gelmektedir. Gerçekten, sahibi olduğu aracı zorunlu trafik sigortası yaptırdıktan sonra başka birine devreden sigorta ettiren, aracı devrettiği kişinin genel şartlarda öngörülen rücu hallerinden biriyle üçüncü kişilere zarar vermesi üzerine tazminat ödeyen sigortacının rücu talebiyle karşılaşabilmektedir. Bu durumdaki sigorta ettirenler, aracı devretmiş olmaları nedeniyle işleten sıfatını kaybettiklerini ve rücu talebinin aracı devralan kişiye yönlendirilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Ancak hemen belirtelim ki bu savunma haklı olsa bile trafik sigortacısının kendisiyle sözleşme ilişkisi bulunmayan yeni işletene yönelmesi ve bu kişiden ödediği tazminatı istemesi mümkün değildir. Ayrıca aracın devreden sigorta ettiren, bu işlemi sigortacısına bildirerek sözleşmeyi feshetme olanağını sağlaması gerektiği halde bildirimde bulunmamışsa bu davranışının sonuçlarına da bizzat katlanır. Bu nedenle sigorta genel şartlarında öngörülen hallerden biri gerçekleştiğinde, sigorta ettiren işleten sıfatını kaybetmiş olsa bile sigortacının rücu talebinden kaçınamaz.

Finansal Kiralama Şirketlerinin Durumu:

Finansal Kiralama Kanunu'nun 17/2. maddesi uyarınca, finansal kiralama şirketi, işleme konu malı sözleşme süresi içinde sigorta ettirmek zorunda olup sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü ise kiracıdadır. Dolayısıyla, finansal kiralama şirketlerinin kanun gereği yaptırmak zorunda oldukları trafik sigortası bakımından işleten sıfatını taşımadıkları açıktır. Ancak KTK'nın 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmektedir. Görüldüğü üzere, finansal kiralama şirketinin işleten sıfatını taşımaması, onun kiracısıyla arasndaki ilişki bakımından önem taşır ve sigortacının trafik sigortasına dayalı olarak tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimse, aracın gerçek işleteni kim olursa olsun sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigorta ettirendir.

Sürücünün Alkollü Olması:

Uygulamada, zorunlu trafik sigortacısının genel şartlar gereğince ödediği tazminattan dolayı kendi sigortalısına rücu etmesi, genellikle araç sürücüsünün alkollü olması nedenine dayanmaktadır. Gerçekten trafik istatistiklerine göre, sürücü tali kusurları sonucu meydana gelen kazalarda, alkollü araç kullanma, şehir içinde %13, şehir dışındaki kazalarda %6 civarında kaza nedeni olmaktadır. Bu oran, uykusuz, yorgun, dalgın ve aşırı hızla araç kullanma sebeplerinden sonra gelen en yüksek orandır. Uyuşturucu maddeler ile birlikte düzenlenen alkollü içkilerin etkisinde araç kullanma yasağına ilişkin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48. maddesine göre "uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarları, tespit usulleri ve muayene şartları hazırlanacak yönetmelikle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının görüşüne uygun olarak düzenlenir. Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur."

Konuya ilişkin olarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde de "uyuşturucu, uyutucu ve keyif verici gibi özelliklere sahip doğal ve sentetik psikotrop maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Bunlardan uyuşturucu veya keyif verici gibi doğal veya sentetik psikotrop madde almış olarak araç kullandığı tespit edilenler almış oldukları bu maddelerin cins, miktar ve etki derecelerine bakılmaksızın araç kullanmaktan men edilirler ve haklarında Trafik Kanununun 48. maddesine göre işlem yapılır. Uyuşturucu veya keyif verici madde tespiti, kan ve idrar analizi sağlık kuruluşlarında yapılarak saptanır". Görüldüğü gibi kişilerin uyuşturucu madde almış iken veya güvenli sürme yeteneğini kaybedecek şekilde alkollü içki almış bir kişinin araç kullanması yasaktır. Ancak bu şekilde araç kullanan kişilerin meydana getirdikleri kazalardan dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlar, trafik sigortacısı tarafından karşılanmak zorundadır.

Zarar görenlere tazminatı ödeyen trafik sigortacısı, sigorta genel şartlarının m.4/c hükmüne dayanarak sürücünün mevzuatta öngörülen seviyenin üzerinde alkollü içki almış olması durumunda sigorta ettirene rücu edebilir. Diğer bir deyişle, sigortacının rücu hakkı, sürücünün alkollü olduğu her durumda değil mevzuatta öngörülen seviyenin üzerinde alkollü içki almış olduğu hallerde söz konusu olur. Eski genel şartların geçerli olduğu dönemde Yargıtay, rücu için sürücünün tek başına alkollü olmasını yeterli saymamakta, bunun yanında kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmiş olmasını da şart koşmaktaydı.

Zamanaşımı:

Sigorta konusu motorlu araçların neden olduğu kazalar sonucunda meydana gelen zararların tazmininin, belirli bir süre içinde sigortacıdan talep edilmesi gereklidir. Karayolları Trafik Kanunu'ndaki hükme göre motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine yönelik talep hakları, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Ancak davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerli sayılır.

Zamanaşımı süresinin işlemeye başlayabilmesi için zarar gören kişinin, zararı öğrenmesi yeterli değildir, aynı zamanda kimden tazminat isteyebileceğini de öğrenmesi gereklidir. Zarar gören, kazayı yapan kişiyi ve tazminat sorumlusunu öğrenememişse zamanaşımı süresi de işlemeye başlamayacaktır. Ancak bu öğrenme süresi sonsuza kadar devam etmez. Zarar gören, kaza gününden itibaren en geç on yıl içinde zarar miktarı ve tazminat yükümlüsünü tespit etmelidir. Aksi halde tazminat hakkı zamanaşımına uğrar yani tazminat talebinde bulunulduğu veya mahkemeye başvurulduğunda olayın üzerinden on yıl geçmişse sigortacı zamanaşımı savunmasında bulunur ve alacak tahsil edilemez.